Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, ekonomilerin barometresi olarak görülen çelik sektöründe Türkiye’nin Çin’den gelen ürünlere karşı iç piyasayı korumak için önlem almasının şart olduğunu söyledi. Tosyalı, “Bu sektör, endüstri bittiği zaman da geri kalkamaz” uyarısında bulundu.
Türkiye’nin çelik sektöründe yaşanan gelişmelere çok daha stratejik ve makro bir bakış açısıyla ele alması gerektiğini vurgulayan Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, “Çinli üreticilerin dampingli çelik ihracatı gün geçtikçe artıyor” dedi. Fuat Tosyalı, Türkiye’nin çelik ithalatındaki artışa da dikkat çekerek “Bu şartlarda iyileştirici yatırım mümkün olmadığı gibi, varılanın da korunması imkansız hale geldi. Çelik sektörü her sene sadece mevcut olanı koruyabilmek için ciddi yatırım yapmak zorunda. Önlem alınmazsa Türkiye çelik sektörü telafisi imkansız tahribatlar yaşayacak” diye konuştu.
Dünya Çelik Birliği’nin (World Steel Association) açıkladığı verilere göre Tosyalı Holding, 9,12 milyon tonluk sıvı çelik üretimiyle Türkiye’nin en büyük Avrupa’nın 3’üncü büyük dünyanın ise 50 büyük çelik üreticisinden biri.
Fuat Tosyalı, çelik sektörünün ülke ekonomileri açısından en stratejik sektörlerden biri ve ekonomilerin barometresi olarak görüldüğüne işaret ederek “Demir-çelik üreten bir ülke için sektörün kendi içinde güçlü olması, dışa bağımlılığı azaltır, stratejik ürünlerin üretiminde sürekliliği sağlar. Sektördeki yerli üretim kapasitesi, ülkenin ithal mallara olan bağımlılığını düşürürken, stratejik sektörlerdeki dışa bağımlılığı da önemli ölçüde azaltır” ifadeleriyle sektörün önemine işaret etti.
ABD Başkanı Trump’ın göreve gelmesi ile çıkan tarife savaşları ve ülkenin çelik sektörünü korumak için koyduğu gümrük vergilerinin yüksekliğine değinen Tosyalı, sorular üzerine iç piyasada yaşanan gelişmeleri şöyle anlattı: “Çin ekonomisinde çok büyük bir hacme sahip olan inşaat sektöründeki sorunlar demir-çelik sektörünü bu ülke özelinde zorlarken, dünyayı da endirekt olarak etkiliyor. Çünkü Çin hem en büyük demir-çelik üreticisi hem de en büyük tüketici. İç taleplerindeki zayıflık sebebiyle Çinli üreticilerin dampingli çelik ihracatı gün geçtikçe artıyor. Bu da başta Avrupa olmak üzere tüm bölgeleri ve ülkeleri tehdit ediyor.”
Çin ile olan ticaret açığı 50 milyar doları aştı
“Amerika'ya mal satamayan dünyada çelik üretimi fazla olan ülkeler, başka pazar arayışlarına girdi. Bu arada en serbest pazar Türkiye” diyen Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, “Türkiye'nin çelik ithalatı patladı ve Çin'le olan ticaret açığı şu son 6-7 ayda 50 milyar doların üzerine çıktı. Bunun çok büyük oranı çelik ithalatı. Yani bir yanda Amerika, ‘çelik üretimi olmayan bir ülkenin bağımsızlığından söz edilemez’ diyor. Avrupa Birliği kotalar koydu, kendi çelik sektörünü koruyabilmek adına bu dönemde kotaları daha da sıkılaştırdı. Çin Avrupa'ya da satamıyor, Amerika'ya da satamıyor ama Türkiye’ye rahatlıkla satabiliyor. Bu da sektörde büyük baskı oluşturuyor. İhtiyaç fazlası ürünlerini uluslararası piyasalara düşük fiyatla yönlendirmesi, küresel fiyat dengesini bozuyor ve haksız rekabeti derinleştiriyor”
Hem Amerika'daki hem Avrupa'daki çelik endüstrisinin teşvikle buna karşılık Türk çelik endüstrisinin ise ‘sıfır’ teşvikle kurulduğunu hatırlatan Tosyalı, “Avrupa Kömür Çelik Topluluğu AKÇT anlaşması uyarınca Türkiye'de hiçbir dönemde hiçbir teşvik kararnamesinde çelik endüstrisine teşvik verilemez. Yani şunlara teşvik veriyoruz, bunlara teşvik veriyoruz, yeni bir teşvik şeyi falan denir. En dipte çelik sektörü haric yazar. Yani Türk çelik üreticisi tamamen kendi maharetiyle, öz kaynaklarıyla kurduğu çelik endüstrisinin şu an kapasitesini de kullanamıyor ve zor durumda” diye konuştu.
Bu endüstri bittiği zaman geri kalkamaz
Tosyalı Holding’in İskenderun’da son çelik yatırımının 4 milyar dolardan fazla olduğunun da altını çizen Tosyalı, “Yatırım yapıyorsunuz ama sizin üretim maliyetinizden aşağı adam Çin'den getirip önünüze yığıyor. Bir üretim varken, Çin’den dampingli ürünü getirip ülkeye sokmak hiçbir matematiğe, hesaba uymuyor. Bu meseleye bakarken de daha stratejik, makro bir yerden bakmalıyız. Mesela diyelim ki çelik fiyatı 100 dolar artsın… Bunun bir buzdolabındaki çelik maliyetine yansıması nerden bakarsan bak 10 doları bulmaz. Çünkü kullanılan miktar yüksek değil. Ama çelik üreticisi milyon ton üretiyor, bir ölçek üretimi var ve her bir tondaki fark 100 milyon dolar yapar. O sermaye ile kendini yenileyebilir. Yeni bir yatırıma geçer. Yeni bir teknolojiye geçer. Ama 100 dolar zararına satarsa da her sene o sermayesini o kadar kaybeder. Ve bu sektör, endüstri bittiği zaman da geri kalkamaz. Bugün artık Türkiye'de çelik gibi yatırım maliyeti yüksek ağır sanayi yatırımını yapabilen ne mutlu ki şirketlerimiz var. Ve bu çelik sanayicileri hakikaten mucizeler yaratıyor. Türkiye'nin bütün gelişimine uygun yeni ürünlere yatırım yapıyoruz, yapılıyor. Ama bunlar olurken Çin'de pazar daralmasından kaynaklı üretim fazlasını getirip buraya boca ediyorlar. Şimdi bu endüstriyi kaybedersek geri kalkamaz ki. Geri yerine ikame olacak yeni bir sanayici bulamayız. Şurada zembille para bulsanız, milyar dolar bulsanız, demir çelik gibi zor bir sektöre girmek kimin aklına gelir?”
Çin hazır pazara gelip konuyor
Türkiye pazarının önemini anlatırken de Tosyalı, Afrika pazarına da değindi. Tosyalı şu değerlendirmeyi yaptı: “Amerika bütün dünyaya vergileri arttırınca Çin'e pazar kalmadı. Şimdi Türkiye öyle ya da böyle, her şeye rağmen çok büyük bir pazar. Çünkü bir yandan alıyor, bir yandan işliyor, satıyor. Türkiye çok dinamik bir pazar yani Afrika'da üç yüz milyon nüfusu var ama Türkiye'nin tükettiğinin dörtte birini tüketmiyor. Türkiye endüstrileşmiş, çok güzel sanayi kümelenmesi olan bir ülke. Ve biz bütün bu sanayi kümelenmesine çelikte tedarik ediyoruz. Hazır bu pazara gelip konuyor. Yarın Çin devleti, kendi sanayisine, yeter artık kardeşim sizi sübvanse etmeyeceğim ben çekiliyorum dese nasıl olacak? Bu endüstri de batmış olursa yani bu sürdürülebilirliği sağlamamız lazım.”
Togg, Türkiye için gerçekten tarihi bir kilometre taşı
Togg’un dünyanın en önemli fuarlarından biri olan Münih’teki mobilite fuarındaki lansmanına ilişkin haberlerimiz geçen hafta peş peşe yayınlandı. Fuarın en gözde stantlarından biri haline gelen Togg yeni renkleriyle de katılımcıların dikkatini çekti. Tosyalı Holding, Togg ve BMC’nin Yönetim Kurulu Bakanı Fuat Tosyalı ile Togg sohbetimizden bugüne işin girişim ve vizyon tarafı kaldı. Fuat Tosyalı, sözleriyle Togg’un 7 yıllık yolculuğunun izdüşümünü şöyle anlattı:
Herkes için gurur kaynağı olacağını biliyorduk: “50 yılı aşkın bir süredir bizzat sanayinin içinde yer almış biri olarak gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki Togg ülkemiz için gerçekten tarihi bir kilometre taşı. Bundan 7 yıl önce, Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla bir yola çıkıldı. Bazıları buna inanmadı ama biz 60 yıllık yerli ve milli otomobil rüyamızı gerçeğe dönüştüreceğiz dedik ve çok şükür bu hedefi gerçekleştirdik. Bu işe baş koyanlar yolun ne kadar zor olduğunu en başından itibaren biliyordu. Türkiye’nin beş büyük grubu, böyle bir yolculuğun ne kadar meşakkatli olacağını bilecek kadar iş dünyasında tecrübe sahibiydi. Ama en başından itibaren bunun ülkemiz için bir ilk olacağını; elde edilecek başarının sadece taşın altına elini koyanlar için değil, uzun vadede herkes için bir gurur kaynağı olacağını biliyorduk. Çünkü bu bireysel ya da kurumsal bir başarıdan çok; ülke için yeni bir endüstrinin doğuşu, yeni bir soluk ve yeni bir heyecan demekti.”
Kaynak: Dünya Gazetesi